Defin ruhsatlarındaki sorunlar

 

     SAĞLIK BAKANLIĞI

TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU BAŞKANLIĞINA

     

            Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu olarak, birinci basamakta görev yapan aile hekimlerinin eğitimlerine ve mesleki yeterliliklerine katkı sunmak, sağlık sunumu kalitemizi yükselterek hizmet alan vatandaşlarımızın aile hekimliği uygulamasında var olan memnuniyetini artırmak ana hedeflerimizdendir. Bu amaçla günlük işleyiş içinde aile hekimlerimize başvuruda bulunan kişilerin ve hekimlerin karşı karşıya gelmemesi için de çaba sarfetmekteyiz. Dolayısı ile yeni getirilen düzenlemeler ile ilgili olarak sahadan gelen sorunları ve çözüm önerilerini aktarmak da  federasyonumuzun görevleri arasındadır.

          26.12.2012 tarihinde yayınlanan, 2012/ 05 sayılı “Ölüm Bildirim Sistemi” konulu genelgeniz incelenmiş olup , sahadan gelen sorunlar ve çözüm önerileri aşağıda sunulmuştur.

1. Sağlık Kurumları dışında meydana gelen ölümler için; 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 216. maddesinde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 31.maddesinin 1. bendinde, 19.01.2010 tarih ve 27467 sayılı resmi gazetede yayınlanan “ Mezarlık Yerlerinin İnşaası İle Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelik” in 16.maddesinin 3.bendinde  ve  5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14.maddesinin  (a) bendinde, bu görevin belediye hekimlerine ait olduğu belirtilmiştir. 2012/05 sayılı genelgenizin 2. maddesinde de” ölüm belgesi düzenleme ile ilgili işlemlerin belediye hekiminin asli görevi olduğu ve belediyelerin bu kapsamda sözleşmeyle hizmet satın alabilecekleri ve hizmet satın aldıkları hekimlerinde belediye hekimi sayılacakları” belirtilmiştir. Tüm bu kanun, yönetmelik ve genelgeler doğrultusunda, büyükşehir belediyesi kapsamındaki belediyelerin  ve kadrosunda hekim bulunduran diğer  belediyelerin, kanun ve yönetmeliklerle kendilerine verilen mesai saati içinde ve mesai saati dışında  “defin ruhsatı düzenleme görevinden” imtina ettikleri, sahadan gelen geri bildirimlerden anlaşılmaktadır.Bu durum hem aile hekimleri hem de toplum sağlığında görev yapan hekimlerin tepkisine neden olmaktadır.

2. Aynı şekilde;1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 216. maddesinde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 31.maddesinin 1. bendinde, 19.01.2010 tarih ve 27467 sayılı resmi gazetede yayınlanan “ Mezarlık Yerlerinin İnşaası İle Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelik” in 16.maddesinin 3.bendinde, 25 Mayıs 2010 tarih ve 27591 sayılı resmi gazete ve 11 Mart 2011 tarih ve 27871 sayılı resmi gazetede yayınlanan değişikliğide içeren Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’ nin 24.maddesinin 5. fıkrasında ve 2012/05 sayılı genelgenizin 2. maddesinin (a) fıkrasında  belirtildiği gibi, belediye hekimi bulunmadığı durumlarda, mesai saatleri içinde defin ruhsatı verme görevinin öncelikle Toplum Sağlığı Hekimine verilmesine rağmen , sahadan gelen geri bildirimlerden, bazı Halk Sağlığı Müdürlüklerinin (Örn. Çorum Halk Sağlığı Müdürlüğü v.b)Toplum Sağlığı Hekimi olmasına rağmen, bu görevten imtina ederek, mesai saatleri içindeki defin ruhsatı görevini de kanun, yönetmelik ve genelgelere aykırı olarak ,  aile hekimlerine vermeye çalıştıkları gözlenmektedir.

 3.2012/05 sayılı genelgenizin ilk paragrafında belirtiğiniz gibi; ülkemizde ölümle ilgili iş ve işlemler “ Mezarlık Yerlerinin İnşaası ile Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde ilgili kurumlarca yürütülmektedir. Aynı yönetmeliğin 39.maddesinin 2.bendinde,” Mezarlıklara, sabah saat sekizden akşam gün batıncaya kadar cenaze gömülebilir. Bu saatler dışında, zorunlu sebepler haricinde cenaze gömülemez. Zorunlu sebebin tayini belediye başkanıveya köy muhtarına aittir.” denilmektedir. Bu sebeple defin ruhsatı verildikten sonra vatandaşın defin yapabileceği göz önüne alınırsa, yönetmeliklerin uygulanması için, mesai saatleri dışının cumartesi, pazar günleri ve resmi tatil günleri olarak değerlendirilmesinin, belediye başkanı veya köy muhtarının zorunlu sebep tayin etmediği durumlarda, defin ruhsatlarınınsabah saat sekiz ile gün batıncaya kadar verilmesinin elzem olduğu görülmektedir. 7/24 çalışacak olan ölüm bildirim telefonlarına bakan görevlilerin bu konuyu dikkate alarak belediye başkanı veya köy muhtarının zorunlu sebep tayin etmediği durumlarda , vatandaşlarımıza defin ruhsatlarının sabah sekiz ile akşam gün batıncaya kadar verileceği konusunda, görev yapan personelin güvenliği açısından (olayın adli olay olduğunda) çıkacak sorunlar olabileceği de dikkate alınarak doğru bilgilendirme yapması, en doğru uygulama olacaktır.

4.2010/05 sayılı genelgenizin 2.maddesinin (b) fıkrasında ; mesai saatleri dışında ölüm belgesi düzenleme ile ilgili işlemleri yapmak üzere Halk Sağlığı Müdürlüklerince yakın ilçeler bölgeleştirilerek ilin tamamı bu hizmeti alacak şekilde yukarıda sayılan hekimleri kapsamak üzere nöbet listesi hazırlanır.” denmektedir. Burada geçen “yukarıda sayılan hekimler” bazı Halk Sağlığı Müdürlüklerince yanlış anlaşılmaktadır. Sahadan gelen geri bildirimlerde bazı müdürlüklerin (Örn. Çorum Halk Sağlığı Müdürlüğü v.b) mesai saati dışında, sadece aile hekimlerini nöbete soktuğu, TSM hekimlerine nöbet yazmadığı görülmektedir. Aynı şekilde TSM ‘de hekim sayısı yeterli olduğu halde yine aile hekimlerine mesai saatleri dışında nöbet yazıldığı görülmektedir. Ayrıca Halk Sağlığı Müdürlüğü bünyesinde çalışan  KETEM,VSD,AÇS,APM  v.b yerlerde çalışan hekimlerin mesai saati dışındaki defin ruhsatı nöbetine dahil edilmedikleri de görülmektedir. Sahadan gelen bu geri bildirimlerin göz önüne alınarak; Halk Sağlığı Müdürlüğü bünyesinde çalışan tüm hekimlerin mesai saatleri dışındaki nöbet listesine dahil edilmesini ve TSM’de yeterli hekim olan yerlerde aile hekimlerinin mesai saatleri dışındaki defin ruhsatı nöbetine sokulmamasının kanun, yönetmelik ve genelgelere uygun olacağını mütelaa  ediyoruz.

5.2010/05 sayılı genelgenizin 2. maddesinin (b) fıkrasında”  bölgenin özelliğine göre, ihtiyaç duyulduğunda hekim ile birlikte hekim dışı sağlık personeli içinde müdürlükçe nöbet listesi oluşturabilir” denmektedir. Özellikle güvenlik zaafiyeti olan bölgelerde hekim ile birlikte güvenlik güçlerininde, defin ruhsatı vermek için görevlendirilen hekime eşlik etmesi önem arz etmektedir.

6.Sahadan gelen geri bildirimlerde bazı Halk Sağlığı Müdürlüklerinin (Örn. Çorum Halk Sağlığı Müdürlüğü v.b ) nöbet tutan aile hekimlerine şöforlü araç, internete bağlı bilgisayar ve yazıcı vermedikleri ve kendi imkanlarıyla hekimlerin görev yapmasını bekledikleri görülmektedir.

7.2010/05 sayılı genelgenizin 4. maddesinin (a) fıkrasının yerine getirilebilmesi için şunlara dikkat edilmelidir. Ölüm Bildirim Sisteminin veri girişi yapılması için kullanılan http://www.obs.gov.tr/ adresi güvenli değildir.HTTP formatında hazırlanan sitedeki veriler 3. kişiler tarafından, rahatça ele geçirebilir. Bu yüzden sitenin HTTPS formatında hazırlanması gerekmektedir.HTTPS formatında hazırlanan sitelerde girilen veriler asgari 128 bit şifreleme metodlarıyla şifrelenerek, sunuculara gönderilmektedir. Örn.medula sistemi, bakanlık kurumsal posta sistemi vb.. İkinci olarak  site tasarımı yetersiz olup, site kullanıcı adı ve parolanın tarayıcı tarafından hatırlanmasına imkan sağlamaktadır. Hekim Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne ait bilgisayarı kullanarak veri girişi yapacağından, başka hekimler iyi niyetle farkında olmadan önceki hekimin bilgileriyle giriş yapabilirler veya bilgisayarı ele geçiren hekim dışı yetkisiz 3.kişiler de buradan giriş yapabilirler.Bu yüzden sitenin html5 veya java ile şifrelerin hatırlanmasını engelleyici bir yapı alması gerekmektedir. Ayrıca kimlik onayı için hekimin cep telefonuna onay kodu gelmeli ve sisteme bu şekilde giriş yapılmalıdır. E-imza gelene kadar bu yöntem kullanılabilir.

 

8. 2010/05 sayılı genelgenizin 4. maddesinin (b) fıkrasında “ölüm belgelerinin hekim tarafından doldurulması esastır” denmesine rağmen, 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 219 maddesinde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 31.maddesinin 1. bendinde, 19.01.2010 tarih ve 27467 sayılı resmi gazetede yayınlanan “ Mezarlık Yerlerinin İnşaası İle Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelik” in 16.maddesinin 3.bendinde, , 25 Mayıs 2010 tarih ve 27591 sayılı resmi gazete ve 11 Mart 2011 tarih ve 27871 sayılı resmi gazetede yayınlanan değişikliğide içeren Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’ nin 24.maddesinin 5. fıkrasında, belirtiği gibi ; defin ruhsatı, Tabip bulunmayan yerlerde küçük sıhhat memurları veya gömme izin belgesi görevlisi tarafından, bunların bulunmadığı yerlerde ise jandarma karakol kumandanı veya köy muhtarı tarafından da verilebileceği göz ardı edilmemelidir.

9. 2012/05 sayılı genelgenizin  4. maddesinin  (f) bendinde “cenazenin nakline ilişkin belgelerin ( yol izin belgesi, geçiş izin belgesi ) düzenlenmesine de uygun olup, ihtiyaç varsa bunun için de çıktı alınacaktır.” denmesine rağmen; 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 222.maddesi, 19.01.2010 tarih ve 27467 sayılı resmi gazetede yayınlanan “ Mezarlık Yerlerinin İnşaası İle Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelik” in 27., 29.,30.,31. ve 32. maddesinde “İl dışına nakledilecek cenazeler için, belediye sağlık işleri birimlerinden ya da köy muhtarından cenazelerin fenni usullere uygun olarak tabutlandığı bilgisini de içeren cenaze yol izin belgesi alınır.”34.maddesinde “Deniz, hava ve demiryollarıyla yurtdışına yapılacak cenaze nakillerinde, belediye sağlık işleri birimlerince cenaze yol izin belgesidüzenlendikten ve ilgili sağlık biriminden cenaze geçiş izin belgesi alındıktan sonra; naklin yapılacağı yerdeki Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün sağlık işleri görevlilerine, belgeler teslim edilerek nakil gerçekleştirilir.”denmektedir. Kanun ve yönetmeliklere göre cenazelerin yol izin belgesi ile geçiş izin belgesi düzenleme yetkisi, belediye sağlık işleri biriminin yada köy muhtarlarınındır.  Açıklanan kanun ve yönetmelik maddeleri doğrultusunda aile hekimlerinin yol izin belgesi ve geçiş izin belgesi düzenleme yetkisi yoktur.

10.2012/05 sayılı genelgenizin 4.maddesinin (i) bendinde belirtiğiniz”Türkiye İstatistik Kurumu tarafından tedarik edilen Ölüm Formu 1 Ocak 2013 tarihinden sonra kullanılmayacak” denmesine rağmen, İçişleri Bakanlığının kurumunuza yazdığı 10599 sayılı yazıda E-Vatandaşlık  hizmetleri ile ilgili belgelerin elektronik ortamda gönderilmesine yönelik proje çalışmalarının ve kanun tasarı taslağının henüz tamamlanmadığı bildirildiğinden, eski usulde form doldurulmak zorunda kalınmaktadır. Sahada  ortaya çıkabilecek olan bu sorunların giderilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerelmektedir.

11.2012/05 sayılı genelgenizin 3. maddesinin (d) bendinde “Halk Sağlığı Müdürlüklerine iletilen imzalı ölüm belgeleri de düzenli aralıklarla Merkezi Nüfus İdaresi Sistemine (MERNİS) gönderilir” denmesine rağmen; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 31. Maddesinin 1.,2.ve 3. maddesinde, 19.01.2010 tarih ve 27467 sayılı resmi gazetede yayınlanan “ Mezarlık Yerlerinin İnşaası İle Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelik” in 22.maddesinde de” ölüm olayının 10 gün içinde gömme izin belgesi düzenleyenler tarafından, ölümün olduğu yerdeki nüfus müdürlüğüne bildirilmesi gerektiği “belirtilmiştir. Aynı şekilde İçişleri Bakanlığının kurumunuza yazdığı 10599 sayılı yazıda da genelgenin 3/d maddesinin yanlış anlaşılmalara sebep verdiği belirtilmiştir. Bazı illerimizde aile hekimliği öncesinde belgenin nüfus müdürlüklerine, belge düzenleyen hekimlerin iletmemesi gibi değerlendirilerek SGK tarafından hekimlere davalar açılmış ve hekimler mağdur olmuşlardır. Bu sebeple oluşabilecek olan yanlış uygulamalara mahal vermemek için   gerekli düzenlemelerin yapılması yerinde olacaktır.

12. Ülkemiz genelinde mevcut bakanlığımız dışında konu ile ilgili kanun ve yönetmeliklerden çoğu kurum, kuruluş ve kişilerin bilgisi olamamaktadır. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 65.maddesinin 5.fıkrasında” nüfus cüzdanı varsa ölüm tutanağına eklenmesi, yoksa olmadığına dair ölüm tutanağına not düşülmesi” istenmektedir. Ayrıca 03.04.2012 tarih ve 28253 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Mezarlık Yerlerinin İnşaası İle Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 22.maddesinin maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

 

“Ölüm olayları nüfus müdürlüğüne bildirilirken ölen kişinin nüfus cüzdanı aslı da nüfus müdürlüğüne gönderilir. Ölen kişinin nüfus cüzdanının bulunamaması durumunda ölen kişinin yakınlarından ölen kişinin adı, soyadı ve T.C. kimlik numarasının yazılı beyanı istenir. Ölen kişinin yakınlarından ölen kişinin T.C. kimlik numarasının yazılı beyanı dışında nüfus kayıt örneği veya kimliğe ilişkin başkaca bir belge istenmez.” denmektedir. Ölen kişinin nüfus cüzdanının alınıp alınmayacağı konusunda genelgenizde açıklayıcı bir bilgi bulunmaması dolayısıyla sahada karışıklıklar yaşanmaktadır. Ayrıca ÖBS’de ölen kişinin nüfus kağıdı yoksa işaretlenecek bir alan bulunmamaktadır.Sahadaki tüm bu karışıklıkları giderilmesi gerekmektedir.

         Ölüm bildirim sistemi hakkında sahadan gelen geri bildirimlerin dikkate alınarak, oluşabilecek olan hatalı uygulamaların önlenebilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını, saygılarımla arz ederim.

 

                                                                                                      AHEF YÖNETİM KURULU

PAYLAŞ: