Kızamık vakalarındaki artış

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun yanıtlaması üzere kızamık vakalarıyla ilgili bir soru önergesi vermişti. Sağlık Bakanlığı konuyla ilgili son 3 aydır kızamık vakasının görülmediğini öne sürmüştü.Konuyla ilgili açıklama yapan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu(AHEF)  Genel Sekreteri  Lütfi Tiyekli ,‘’Sağlık Bakanlığı soruna teşhis koyamıyor’’ dedi.

Kızamık vakalarıyla ilgili yanıt tablolarında, 2010’da bildirilen kızamık vakası 7 iken bu rakamın 2011’de 111’e, 2012’de 349’a, 2013’te ise 7 bin 405’e yükseldiği görüldü.Aşı ile önlenebilir hastalıklarda görülen bu artış konusunda Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) de görüşlerini açıkladı.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan AHEF Genel Sekreteri Lütfi Tiyekli şunları söyledi ;

‘’Türkiye de sağlık hizmetlerine bakış da bir değişimin olduğu herkes tarafından fark edilmektedir. Bilindiği üzere Aile Hekimliği koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilerek maliyet etkin bir yöntem ile hastalıklar oluşmadan veya erken safhalarda önlem almayı prensip olarak kabul etmektedir. Türkiye’de tedavi edici sağlık hizmetlerine doğru olan eksen kaymasından önce Sağlık Bakanlığı Aile Hekimliği’ ne daha da önem vermekte idi.Planlamalar Aile Hekimliği ihtiyaçları üzerine yapılmakta idi. Oysa şimdi eksen kayması olmuştur. Artık koruyucu sağlık hizmetleri değil, “Teşvik Edilmiş Acile Başvuru” önemli kabul edilmektedir.Son yönetim değişikliğinden sonra “Aile Hekimleri’ nin acil konusundaki eğitim ihtiyacı” ile başlayan, “Nöbetsiz sağlık sistemi olmaz” ile gelişen, “Ne olacak 8 saat nöbet tutulacak” ile devam eden süreç, her gün değişik bir açıklama ile devam etmektedir. Bu tutumun acı meyvelerini Türkiye toplamaya başlamıştır. Artık aşı ile önlenebilir hastalıklarda yakaladığımız ivme geriye dönmektedir.Bu konuda AHEF olarak her fırsatta sorunu ortaya koymuş, çözüm önerilerini de açıklamıştık. Sorunun kaynağını bir defa daha açıklamak gerekmektedir. Sorun Aile Hekimliğindeki kan kaybıdır! Sağlık Bakanlığı boş olan Aile Hekimliği Birimi sayılarını, Aile Sağlığı Elemanı olmadan çalışan Aile Hekimi sayısını açıklarsa halkımız sorunun kaynağını daha iyi anlayabilir. Sağlık Bakanlığı Aile Hekimliği sisteminde iş yükünün olması gerekenin 3-4 kat fazlası olduğunu açıklarken bir de eksik olan birimler sistemi tıkama noktasına doğru sürüklemektedir. Ülkemizde sağlık açısından kayıt dışı olan sığınmacı nüfusu da hesaba katılırsa sorunun kaynağı daha iyi anlaşılabilir. Bu sığınmacılar Aile Hekimliği şemsiyesi altında değildir. Çoğunun kaydı yoktur. Aşılama durumları belirsizdir. “Acile başvuruyu nasıl azaltırız? İçin harcadığımız emeği doğru kullansa idik bugün “kızamık” sorunumuz olmazdı. Tehlike büyüktür. Bugünden tedbir alınmalı geriye gidiş durdurulmalıdır.

Yapılması gerekenler basittir :

1) Vatandaş ile Aile Hekimlerinin bağını kopartacak “Nöbetçi Aile Hekimliği sevdası” ndan vazgeçilmelidir.

2) Boş olan Aile Hekimliği Birimlerinin tercih edilmesi sağlanmalıdır. Bunun için yanlış planlanan, siyasi vb. nedenlerle yanlış açılan Aile Sağlığı Merkezleri gözden geçirilmeli ve tıbbi gerekliliklere göre yeniden düzenlenmelidir.

3) Boş olan Aile Hekimliği Birimlerinin tercih edilmesi için teşvikler yapılmalıdır.

4) Aile Sağlığı Elemanı eksikliği ivedi olarak düzeltilmelidir. Aile Hekimliği sisteminin cazibesi kalmadığı için tercih edilmemektedir. Kamu personeli olmayan Aile Sağlığı Elemanı alımının önü açılmalıdır.  

5) Kanunda olan 2. Aile Sağlığı Elemanları için Aile Hekimliği Birimlerine kadro verilmeli kadroların doldurulması sağlanmalıdır.

6) Yabancı Ülkelerden gelen Sığınmacı nüfus Aile Hekimliği şemsiyesi altına alınmalıdır.

7) Sivil toplumdan korkulmamalıdır. Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak politikalar geliştirilmelidir

Biz AHEF olarak bu sorunları ve çözüm önerilerimiz raporlar halinde ilettik. O gün bu raporlar dikkate alınsa idi bugünlere gelinmezdi .Biz her zaman birlikte çalışma arzusundayız.Bu ülke bizim ülkemiz. Sorunları bizim sorunlarımız.Tekrar tüm yetkililere sesleniyoruz. Bu geriye gidişe dur diyelim. Sağlık sistemleri kişisel düşünceler ile değil bilimsel gerçekler ile planlansın.”

 

PAYLAŞ: