AHEF UYARIYOR...

AHEF UYARIYOR…

“Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 10.06.2022 tarihinde AHEF olarak bizlerin de katıldığı Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmüştür.

Maalesef sağlık sisteminin içinde bulunduğu kötü durumu anlamak için komisyon tutanaklarını okumak yeterlidir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 Mart tarihinde verdiği sözlerin kanun teklifinde dikkate alınmadığını, aile hekimlerine yönelik bir iyileştirme olmadığını üzülerek görmekteyiz.

Sağlık hizmetlerini düzenleyici, bütüncül, modern çözüm önerileri yerine “parayı bütçeden mi ödeyelim?” yüzeysel yaklaşımı, vatandaşın sağlık kalitesini arttırmayacağı gibi “kuyruğunu kovalayan kedi” misali aynı sorunları bir süre daha yaşayacağımızı gösteriyor.

Aile sağlığı merkezleri tükenme noktasında;

Aile sağlığı çalışanı olmayan, kirası, elektriği, personel hak edişi ödenemeyen, medikal malzemesi temin edilemeyen aile hekimliği sisteminin bitme noktasında olduğunu göremeyen yaklaşım tam bir hayal kırıklığı olmuştur.

Tüm dünyada sağlık hizmetlerinin temelini teşkil eden koruyucu hekimliğin önemini anlamak bir yana, kişiye ve topluma yönelik sağlık hizmetlerini sunan hekim, ebe ve hemşireleri görmezden gelen liyakatten yoksun yaklaşım, ileriye yönelik sağlık alanında sürekli sınıfta kalacağımızı göstermektedir.

Aile hekimleri mutsuz ve umutsuz;

Anayasal olmayan mevzuat değişiklikleri ile düzenleyici olma vasfından uzaklaşan ve tam anlamı ile ceza yönetmeliği haline gelen arapsaçı bürokratik inat, neredeyse 10 yıldır hekimleri iş bırakmak gibi bir çözümde ısrarcı olmaya itmiş ve tarihin en kutsal mesleğini icra eden hekimlerde ne moral bırakmıştır ne de motivasyon.

Hekimler kendilerini ifade edebilecek bürokratları mumla aramakta, süregelen dava dilekçeleri ile dertlerini ancak mahkemelerde hakimlere anlatabilmektedir.

Koruyucu sağlık hizmetlerinde aile hekimliği ile ilgili gelişmişlik ölçütleri “anne ölüm hızı, bebek ölüm hızı, aşılama oranları” gibi ölçütlerde ülkemizde görev yapan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları çok kısa bir süre içerisinde ülkemizi OECD ülkeleri arasında üst sıralara taşımayı başarmıştır. Ancak bu kanun teklifi ile bunun idame edilemeyeceği gün gibi ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de yapılan yaklaşık 600 milyon poliklinik hizmetinin 247 milyonunu aile hekimleri gerçekleştirmiştir. Başka bir ifade ile yüzde 5’lik personel oranı ile yüzde 40’ın üzerindeki poliklinik hizmeti yükü aile hekimlerinin sırtındadır.

Bu veriler kanun teklifi hazırlığı sürecinde ya anlatılmamış ya da anlaşılmamıştır.

Tedavi edici sağlık hizmetlerinin ancak güçlü bir aile hekimliği sistemi üzerine kurulabileceğini anlatamayan bir sağlık politikası korkarım yakın zaman içerisinde tümden çökecektir.

Sağlık sisteminin tüm derdinin para olduğunu sananlar yanılıyor;

“Parayı dönerden mi verelim bütçeden mi?” tartışması devam ederken görevinden istifa edecek aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının ifade ettiği tüm değerleri kaybetmiş olacağız.

Sahipsiz kalacak birinci basamak sağlık hizmeti sebebiyle yapılmayan her aşı, yaşamını kaybedecek her anne ve bebekte bu ilgisizliğin izlerini göreceğiz.

Yol yakınken bir daha düşününüz;

Modern ülkelerde önemi anlaşılmış ve tüm sağlık sisteminin temelini oluşturan kişiye ve topluma yönelik sağlık hizmetlerine yeterli desteği vermeye ve çökmek üzere olan aile hekimliği sistemine yönelik gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz.

Sağlıkta dönüşüm, sağlıkta çöküşe döndü;

Sağlık Bakanlığı’na ve kanun tasarısı sahiplerine, sağlık hizmetini iyileştirmeyi değerlendirirken hekimin ve sağlık çalışanlarının aldığı ücret üzerinden politika geliştirmek yerine, vatandaşlarımızın almayı hak ettiği kaliteli koruyucu sağlık hizmeti üzerinden politika üretmeye, aile hekimliğinin yıllardır uygulandığı modern Avrupa ülkelerine yüzlerini çevirmeye davet ediyoruz.

Aksi takdirde;

En temel anayasal hakların bile düzenlenmediği 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu liyakatten yoksun bir sağlık idaresinin emaresi olarak kalacak, aile hekimini sadece bir işletmeci olarak gören, Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni bir ceza yönetmeliği haline getiren bürokratik obsesyon ile aile hekimi ve aile sağlığı çalışanları hiç olmadığı kadar istifa seçeneğini düşünecektir.

Dr. Kemal NOYAN-AHEF Başkanı

 


PAYLAŞ: