Aile Hekimleri Kaygılı


İzmir Aile Hekimleri Derneği tarafından düzenlenen ve organizasyonu Contrust tarafından gerçekleştirilen kongrede aile hekimlerini ilgilendiren pek çok konuda sorunlar ve çözüm önerileri paylaşıldı. 


İZAHED Yönetim Kurulu Başkanı ve 6. Ulusal Birinci Basamak Aile Hekimliği Kongresi Kongre Başkanı Dr. Muhterem Kolay,  kongre hakkında şu bilgileri verdi:"Dünyada kabul edilen gelişmişlik parametrelerinden temel sağlık verilerinin ülkemizde son 7 yılda anlamlı düzeyde yükselmesi, birçok ülkeyi geride bırakması gerçek bir başarıdır. Bu başarıda payın önemli bir bölümü birinci basamağın fedakar çalışanları olan aile hekimleri ve ebe-hemşire arkadaşlarımızdır. Bu başarıyı elde etmenin hiç de kolay olmadığı, sağlık çalışanlarının cansiperane çalışmalarına borçlu olduğumuz hatırdan çıkarılmamalıdır. 7 yıllık süre içinde aile hekimliğinin gereklerini yerine getiren biz aile hekimleri hasta memnuniyetlerini de üst seviyelere taşıyarak, bu alanda ülkemizi Avrupa’da üçüncü konuma yükseltmiş, sisteme olan güvenin teminatı olduk, olmaya da devam edeceğiz.”

“İş yükümüz her geçen gün artıyor”

Aile hekimlerinin iş yükünün her geçen gün arttığını belirten Dr. Muhterem Kolay, “Son zamanlarda, önceki yıllardan kalan eski bir alışkanlıkla, eksik kalan her yere, yapılması gereken her işe aile hekimlerinin yönlendirilmeye çalışılması, üstelik yeni yükler gelirken de maaşlarımızın düşmesi, enerjimizin yanında motivasyonumuzu da kaybetmemize neden olmaktadır. İş yükümüzün her geçen gün artıyor olması, bizlerin yorgunluğu ve bitkinliği yanında yapılan hizmetin kalitesinin de sorgulanır hale gelmesine yol açacaktır” dedi. Kolay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halihazırda bir aile hekimi, başka hiçbir işe bakmadan ve hiç mola vermeden sadece poliklinik hizmeti verse bir hastaya ayıracağı süre maksimum 8 dakikadır. Diğer yapmamız gereken hizmetleri de kattığımızda bu 5 dakika civarına düşmektedir. Tüm bunların yanında gebeliğini bildirmeyen gebeden, annesinin aşıya getirmediği bebekten de aile hekimleri sorumlu tutulmaktadır. Eğer bu sistem sağlıklı bir şekilde yürümeye devam edecekse, sorumlulukların paylaştırılması, başvuran hastaya hizmet, başvuran hastadan sorumlu olma kavramlarının mevzuatımıza yerleştirilmesi gerekmektedir. Başvurmayan, hizmet talep etmeyen ve hatta zaman zaman hizmeti reddeden vatandaştan dolayı negatif performans uygulanması hakkaniyetle bağdaşmamaktadır.”

Tıbbi hatalar artabilir

Yedi yıl önce sadece aile hekimliği yapmak için sisteme dahil olan hekimlerin bugün artık iş yükünün gereğinden fazla arttığını vurgulayan Dr. Muhterem Kolay, şu bilgileri verdi: 
“Defin nöbetleri, adli nöbetler, derken son çıkarılan torba yasadan sonra 9 Nisan tarihinde yayınlanan yönetmelikle de ihtiyacı olsun ya da olmasın her aile hekimine ayda 8 saat acil nöbeti yazılması konusu uygulamaya sokulmuştur. İhtiyacı olmayan yerlerde neden mecburi nöbet tutulacak bilemiyoruz. Eğer amaç bizlerin eğitimi ise nöbet tutan her aile hekiminin başına bir eğitici profesör verilmesini bekliyoruz. 
Geceleri 3-4 vakaya gidip sabaha kadar uykusuz kalan aile hekimi arkadaşım ertesi günü mesaisine devam etmek zorundadır. Bu arkadaşım belki de ertesi akşamı yeni genelgeye göre bir hastane acilinde acil nöbeti tutmak zorunda da kalacaktır. Bu durum hiç istemediğimiz tıbbi hatalara zemin hazırlayacak hem sosyal hem de hukuki süreçler içerisine girmemize neden olacaktır.”

Sağlıkçıya ve hekime şiddet tırmanıyor

Resim
 
“Sağlıkçıya ve hekime şiddet her geçen gün tırmanmaktadır. Beyaz koda bildirilen, mahkemelere intikal eden olaylar gerçekte olan olayların ancak yüzde 10’udur. Kalan yüzde 90’ı ise arkadaşlarımızın sağduyusuyla büyütülmeden kapatılmaya çalışılmaktadır” diyen Dr. Kolay, son çıkan torba yasadaki maddenin bu sorunu çözmekten çok uzak olduğunu söyledi. Kolay, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Tutuklu yargılanması için illaki fiilen darp olunmasını, hayata kastedilmesini öngören bir yasa ile bu iş çözülemez. Şiddeti önlemenin en kesin yolu cezaların caydırıcı olmasıdır. Tüm bunlara rağmen bizler aile hekimliğini en iyi şekilde yapmak istiyoruz. Yaptığımız tüm uyarı ve karşı çıkışların sistemin sağlıklı bir şekilde devamı için olduğunun bilinmesini istiyoruz.
Hekimliğin gereği olarak güncel gelişmelerden haberdar olmanın ve yeni yayınları takip etmenin önemine inanıyoruz. Aile hekimlerine verilecek yeni görevler planlanırken asıl hizmet için zamanın azalmasından ve hizmet kalitesinin düşmesine zemin hazırlayacak düzenlemelerden kaçınmak gerekmektedir. Aile hekimlerinin kendilerini ve bilgilerini yenilemek için günlük çalışma saati içinde asgari zaman ayrılmasının yolu açılmalıdır. Bu tür bilimsel programlara maddi ve manevi destekler artırılmalıdır.” 

Resim

Aile hekimleri kaygılı

AHEF Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Girginer de 9 Nisan tarihinde çıkan nöbet genelgesi ile aile hekimlerinin demoralize ve demotive olduğunu söyledi. Aile hekimliğinin topluma ve ülke sağlık göstergelerine yapmış olduğu katkı net bir şekilde ortaya konulduğunu belirten Dr. Murat Girginer, “Aile hekimliğinden geri dönülemez bir noktada olduğumuzun herkes farkında. Bizler dernekleşirken, federasyon kurarken ve aile hekimliğini belli bir standarta oturtmaya, sorunlarımızı çözmeye çalışırken bizim sesimizi duyması gereken bürokrasi; sağlık bakanlığı, bu gidişatın kötü olduğunu ifade ettiğimiz konularda nedense kulaklarını tıkadı” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Şu çıkan nöbet genelgesi ve torba yasa içindeki zoraki nöbetlerin olmaması için hem milletvekilleriyle defalarca hem de bakanımızla 3 Ağustos 2013’te görüştük. Ama ne önerilerimizi, getireceği sakıncaları ne de aile hekimliğinin gelecekle ilgili kaygılarımızın ne kadar haklı olduğunu anlatamadık. Ne yazık ki Türkiye’de belki 22-23 ilde olması gereken  -ki orada da aile hekimlerinin dolgu malzemesi olarak kullanılmasına kesinlikle karşıyız- tüm aile hekimleri için zoraki bir şekilde çıkartıldı. Biz her zaman anlatmaya çalıştık. Bunun isteğe bağlı olmasını, bunun sadece aile hekimlerinin problemi olmadığını, acillerde gerçekten hekim ihtiyacı varsa bunun tüm hekimleri ilgilendiren bir sorun olduğunu anlatmaya çalıştık. Savaş durumunda, salgın hastalık durumunda cansiperane çalışmayı kabul edeceğimizi, hiçbirimizin buna karşı çıkmadığını ama acil nöbetlerinin ayrı bir bilim dalı ve ayrı bir disiplin olduğunu, bunun aile hekimlerinin üzerine ihale edilmesinin ciddi sıkıntılar doğuracağını anlatmaya çalıştık". 

Havuz oluşturulabilir

Özel hekimler, kamuda çalışan ve emekli olan hekimler, idarecilerin de olacağı bir havuz oluşturulabileceği, Kamu Hastaneler Birliği’nin talebi durumunda hizmet satın alabileceğini belirten Dr. Murat Girginer, şunları söyledi:
"Nasıl ki MR için hizmet alınıyor, yoğun bakım elemanları, tıbbi sekreterler, temizlik personeli, güvenlik personeli ve laboratuvar hizmetleri için nasıl ihale açılıyorsa bunların da bu şekilde çözülebileceğini söylüyoruz. Aile hekimliğinin geleceğinin karartılmaması gerektiğini ortaya koyduk ama ne yazık ki dinletemedik. Bakanımız ile yaptığımız görüşmelerde, bunun ihtiyaçtan değil, eğitim için olduğu bize söylendi. Ama semt polikliniklerinde, 112’lerde iddia edildiği gibi bir eğitim ortamı yok. Burada asıl sebep; Kamu Hastaneler Birliği’nin ve ikinci, üçüncü basamak hastanelerin üzerindeki lüzümsuz acil yükün -ki acil başvurularının yüzde 70’inin gereksiz olduğunu hepimiz biliyoruz, bakanlık da bunu kabul ediyor- aile hekimleri ile domine edilerek azaltılması. Uzman hekimlerin daha az nöbet tutması ile günlük polikliniklerin açılması -ki bizim teklifimizdir, saat 17.00’den sonra uzman hekim poliklinikleri de açılabilir, o arkadaşlarımıza döner sermayeden yüksek ücret de ödenebilir, bu teşvik de edilebilir- acile başvuran, acil olmayan vakaların önü kesilebilir. Ama bunların hiçbirisi kabul edilmedi. Aile hekimine başvuran hastalardan 3 lira katkı payı alıyorsunuz ve o hastaları katkı payı alınmayan acillere yönlendiriyorsunuz. Ama ne yazık ki bizim hiçbir önerimiz kabul edilmedi. Bu aile hekimliğinin bitirildiği bir karardır.”
Kaynak:http://www.medikaltrend.com/

 

PAYLAŞ: