ADLİ NÖBET, OTOPSİ, YERİNDE ÖLÜ MUAYENESİ KİMİN GÖREVİDİR ?

ADLİ NÖBET, OTOPSİ, YERİNDE ÖLÜ MUAYENESİ KİMİN GÖREVİDİR ?
Bu yazımızda aile hekimlerinin adli nöbet, otopsi, yerinde ölü muayenesi görevi olup olmadığını inceleyeceğiz. Her zaman olduğu gibi ilk önce aile hekimlerini ilgilendiren Aile Hekimliği Kanunu’ na bakacağız…

Aile Hekimliği Kanunu’nun 2. maddesinde “Aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir.” hükmü ile aile hekimlerinin görev tanımı yapılmıştır. Bu tanımda aile hekimlerinin adli nöbet, otopsi görevi ve yerinde ölü muayenesi görevi olduğu tanımlanmamıştır. Bu görevlerle ilgili bir çerçevede çizilmemiştir.

Anayasanın 128. maddesi uyarınca “memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükmüne göre, aile hekimlerinin görev ve yetkilerinin 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 2. maddesi ile düzenlenmiş olmasına rağmen, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinde, 10. maddesinin 5. fıkrasında; “ Adli tıp kurumunun doğrudan hizmet vermediği ve hastane bulunan yerlerde yerinde ölü muayenesi dışındaki adli tıp hizmetleri hastaneler tarafından verilir. Yerinde ölü muayenesi hizmetleri, mesai saatleri içinde toplum sağlığı merkezi hekimlerince, mesai saatleri dışında öncelikle toplum sağlığı merkezi hekimleri olmak üzere aile hekimleri ve kamu hastaneleri dışındaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki hekimlerin de dâhil edilebileceği icap nöbeti şeklinde sunulur. Hastane bulunmayan ilçe merkezleri ve entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde acil sağlık hizmetleri ile adlî tabiplik hizmetleri; mesai saatleri içinde aile hekimleri, mesai saatleri dışında ve resmi tatil günlerinde ise ilçe merkezindeki, toplum sağlığı merkezi hekimleri, entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde çalışan hekimler ve aile hekimlerinin toplamı dikkate alınarak icap veya aktif nöbet uygulamaları şeklinde yürütülür.” hükmü getirilmiştir.

Diğer Kanun ve Yönetmeliklere bakacak olursak;

2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 10. maddesi;“Adli Tıp Kurumu şube müdürlüğünde görevli personel, Adalet Bakanlığınca görev sınırları belirlenen yerlerde bulunan mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklar tarafından adli tıpla ilgili olmak üzere gerekli görülecek otopsi, muayene ve keşifleri, gerekirse olay yerine de gitmek suretiyle yaparak bu hususta rapor vermek ve yapılan davet üzerine sözlü görüşlerini bildirmekle yükümlüdür. Adli Tıp Kurumu şube müdürlüğü bulunmayan yerlerde bu görevler adli tabip ve diğer personel tarafından yerine getirilir.”
  • Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun bu maddesine istinaden, Adli Tıp Kurumunun doğrudan hizmet verdiği yerlerde adli tıp hizmetleri( adli nöbet, otopsi, yerinde ölü muayenesi ) adli tıp kurumu tarafından verilmesi gerekmektedir.
 
      5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 64. ve 65. maddesine göre ancak bilirkişi görevlendirmesi Cumhuriyet savcıları ve hâkimler tarafından yapılabilir. Aynı Kanunun 86. ve 87. maddesinde adli muayene ve otopsi’ nin tanımı yapılmıştır.
Ölünün kimliğini belirleme ve adlî muayene: madde 86 – (1) Engelleyici sebepler olmadıkça ölü muayenesinden veya otopsiden önce ölünün kimliği her suretle ve özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir. (2) Ölünün adlî muayenesinde tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini belirlemek için tüm bulgular saptanır. (3) Bu muayene, Cumhuriyet savcısının huzurunda ve bir hekim görevlendirilerek yapılır.
Otopsi: madde 87 – (1) Otopsi, Cumhuriyet savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir. (2) Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir. (3) Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi yapma görevi verilemez. Ancak, bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir.
  • Adli Tıp Kurumunun doğrudan hizmet vermediği hastane bulunan yerlerde, adli tıp hizmetleri, otopsi ve yerinde ölü muayenesi yapılmayıp mevtanın hastaneye getirildiği durumlarda adli muayene (ölü muayenesi), hastanede görevli hekimler tarafından yapılması gerekmektedir.
Hastane bulunmayan ilçe merkezleri ve entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde ise; Ne kadar Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin 10. maddesinin 5. fıkrasında” Hastane bulunmayan ilçe merkezleri ve entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde acil sağlık hizmetleri ile adlî tabiplik hizmetleri; mesai saatleri içinde aile hekimleri, mesai saatleri dışında ve resmi tatil günlerinde ise ilçe merkezindeki, toplum sağlığı merkezi hekimleri, entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde çalışan hekimler ve aile hekimlerinin toplamı dikkate alınarak icap veya aktif nöbet uygulamaları şeklinde yürütülür.” hükmü yer alsa da, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 64. ve 65. maddesinin şartlarına göre cumhuriyet savcıları tarafından” İncelemenin yapılması için gerekli mesleği yapmaya resmen yetkili olanlar” bilir kişi olarak görevlendirilebileceği ifade edilse de; Kahramanmaraş’ın Andırın İlçesinde Entegre Sağlık Hizmeti sunulan Andırın İlçe Hastanesinde acil ve adli nöbetçi olarak görevlendirilen aile hekiminin açmış olduğu dava da Danıştay 5. Dairesi 2015/1711 sayılı kararı ile;

“Aile hekimlerinin görevleri, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun (işlem tarihindeki adı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kanunudur) 2. maddesindeki tanımda yer almaktadır. Keza, statüleri ve mali hakları da aynı Kanunda düzenlenmiş, sair hususların Yönetmeliklerle düzenlenmesi, Kanunun 8. maddesiyle öngörülmüştür. Farklı bir statüde görev yapan aile hekimlerine Kanunda sınırları çizilip tarifi yapılan ve imzalanan sözleşmelerle de sınırları belirtilen görevleri dışında başka görevler verilmesini olanaklı kılan yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava konusu işlemde olduğu gibi, aile hekimlerinin adli tabiplik hizmetlerinde görevlendirilmeleri ve bu hususta nöbet çizelgelerine dahil edilmeleri yasal dayanaktan yoksun olup, bu yönde tesis edilmiş olan dava konusu işlemde hukuka uyarlılık, bulunmamaktadır.” kararı verilmiştir.
 
Dr. Hakan UZUN-TRABZON
 

PAYLAŞ: