ALKIŞLAR SUSTU IŞIKLAR SÖNDÜ VE PERDE KAPANDI

ALKIŞLAR SUSTU IŞIKLAR SÖNDÜ VE PERDE KAPANDI

Son yıllarda  özellikle biz hekimler olmak üzere,  tüm sağlık çalışanlarının  yaşadıkları ne bir tiyatro oyunun bir sahnesi ne de bir yanılsama idi. Hepsi tam anlamıyla günlük çalışma hayatımızın içinde, iş yerlerimize ayak basar basmaz kapımızın önünde şiddet terörü ile yüz yüze gelebileceğimiz gerçeği idi.

Süre gelen zaman içinde hem yöneticilere hem de halka sıradan gelmeye başlayan, ama asla biz hekimlerin kabul edemeyeceği bu şiddet ortamında hizmet sunmanın gittikçe zorlaştığı aşikardı. Bu şiddet yıllar içinde azalmak bir yana artarak devam eden, her alandaki sağlık çalışanına yönelen, toplumsal şiddetin bir yansıma alanı haline geldi. Yıllar içinde isimlerini hiç unutmadığımız ve unutamayacağımız meslektaşlarımızı bu şiddet terörüne kurban verdik.

” Bu Şiddet Sona ERSİN” dedik sesimiz duyulmadı ya da biz yeterince ses veremedik. Bu şiddete dur diyebileceğine inandığımız ‘’Sağlıkta Şiddet Yasası” diye adlandırdığımız hukuki bir düzenlenmeyi tüm toplumun sağlıklı geleceği için talep ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Yaptığımız uyarılar, gösterdiğimiz tepkiler bir türlü ilgili yerlere ulaşamadı ya da ulaşılmak istenmedi.

Sonra Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve tüm dünyada olduğu gibi kısa bir süre içinde ülkemizi de etkisi altına alan koronavirüs pandemisi ile yüz yüze geldik. İnsanlık, geçen yüzyıldaki sağlık kazanımlarını tekrar gözden geçirmek zorunda kaldı. Karantinalar, izolasyonlar, hijyen kuralları, maskeler derken ancak evlerinde kalarak güvende olunabileceği gerçeği ile karşı karşıya kalındı.

Oysaki biz hekimler, tüm sağlık çalışanları gibi kendilerinin sağlıklarını göz ardı ederek, yine toplumun pek de farkına varmadığı ama her zaman olduğu gibi görevlerinin başında olarak hastalarına şifa dağıtmaya devam ettik. Hekimler salgının kontrol edilebilmesi için çok büyük bedeller ödedi.

Bu süreçte çok değerli hocalarımızı, meslektaşlarımızı kaybettik. Birçok hekim arkadaşımız bu hastalığa yakalandı ve zorlu tedavi süreçlerinden geçti. Halkımız tüm bu yaşananlar karşısında alkışlarıyla sağlık çalışanlarına teşekkür etmek istedi. Ancak biz bu alkış tutan ellerin, bu zor günleri atlatmaya başlar başlamaz tekrar yüzümüzde hissedeceğimiz endişesini maalesef hiç yitirmedik.

Yine salgınla mücadele ettiğimiz bu dönemde sanki gönlümüzü almak için orasından burasından kırpılarak çıkartılan sağlıkta şiddet uygulayanlara yönelik yasanın da kemikleşen sorunumuza merhem olmayacağını da biliyorduk. Toplumsal uzlaşının bu kadar yüksek olduğu dönemde etkin, caydırıcı TCK ya eklenmiş bir yasanın TBMM’den çıkması çok önemliydi ve belki de en gerçekleşebilecek zamanıydı.

Öngörülerimizin bizi yanıltmasını çok ama çok isterdik.

Ancak pandeminin etkisinin azalması, kontrollü sosyal hayat dönemine başlamamızla birlikte yine çeşitli sağlık kurumlarından hekimlere yönelik şiddet haberleri almaya başladık. Toplum çok çabuk normalleşmeye başladı. Bizler alkışladığınız dönemdeki sağlık çalışanları hekimleriz, şimdi nasıl bir toplumsal algı oluşuyor da o alkışlayan eller demir çubuklar tutarak, tokatlayarak tekrar şiddet uygular hale geliyor? Anlamadık anlamıyoruz.

Bizler geçici bir süre alkışlanmak istemiyoruz. Hayatımızın her anında hekim olmanın bilinci ve özverisiyle, mesleğimizi özgürce hiçbir şiddet unsuru ile karşılaşmadan yerine getirebilmek, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Hekim olarak doğmamış olmakla birlikte hekim olarak öleceğimizi bildiğimiz bir mesleği icra ettiğimizin bilinciyle hayat sahnesinin son perdesi kapanana kadar yolumuza devam edeceğiz. Siz alkışlasanız da alkışlamasanız da.

        Dr Emine Özden Gezer

             Aile Hekimi

AHEF Basın Komisyonu Üyesi

 

 

PAYLAŞ: